Tac Mahal, Hindistan‘ın Agra şehrinde, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş anıt mezar.
İslâm türbe mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Babür İmparatorluğunun 5. hükümdarı Şah Cihan‘ın 17 Haziran 1631 tarihinde genç yaşta ölen eşi Ercümend Bânû Begüm için o zamanki imparatorluğun başkenti olan Agra’da Yamuna Nehri‘nin kıyısında yaptırılmıştır. Mümtaz Mahal’in ve 1666’da ölen imparator Şah Cihan’ın mezarlarını barındırır.
Yapı, Şah Cihan’ın hâkimiyeti süresinde en parlak dönemini yaşayan Bâbürlüler’in güç ve kudretini temsil eder. Hanedanın güç ve kudreti kadar, Şah Cihan ile eşi Ercümend Bânû Begüm arasındaki sevginin de sembolüdür.Şah Cihan’ın tahta çıkması üzerine Mümtaz Mahal adını alan Ercümend Banu, on dördüncü çocuğunu doğururken hayatını kaybetmiştir. Hükümdarın, eşine duyduğu sevginin hatırasına görkemli bir anıt mezar yaptırarak teselliyi sanat ve mimaride bulduğu anlatılır.
1983’ten bu yana UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Yılda tahmini 3 milyon kişi tarafından ziyaret edilir.
Tarihçe
Mümtaz Mahal’in ölümü
Anıtsal giriş kapısı
Hat örneği
1601 yılında Babürlüler tarafından fethedilen Burhanpur şehri, Dekkan Sultanlarına karşı girişilen askeri harekatlarda üs olarak kullanılmaktaydı. Eşine seferlerde eşlik eden Mümtaz Mahal, 1631 yılında bir ayaklanmayı bastırmak için çıktığı sefer sırasında da Burhanpur’a eşi ile birlikte gitmişti. On dördüncü çocuğuna hamile olan Mümtaz Mahal, 17 Haziran 1634’te çocuğun doğumu sırasında hayatını kaybetti. Cenazesi altı ay sonra Agra’ya taşınmıştır.
Yapımı
Türbe, iki yanında simetrik yapılar olarak inşa edilmiş cami ve konuk evi ile anıtsal giriş kapısından olan yapılar bütünü içinde yer alır. 1632’de inşasına başlanan eser, çevre düzenlemesi ve diğer yapılarla birlikte 1652’de tamamlanmıştır.
Türbenin inşaatı için mimar ve ustalardan oluşan bir heyet kuran hükümdar, Osmanlı, İranlı, Suriyeli usta ve sanatkârlarla birlikte mahallî Hint ustalara da görev vermişti. Bağdat‘tan hattat, Buhara’dan kakma ustası, İstanbul’dan kubbe ustası, Semerkand‘dan minare yapımcısı, Kandahar’dan taş ustası, Şiraz’dan çizim ustası getirilmişti. Tac Mahal’in esas mimarının kim olduğu hakkında birçok görüş ileri sürülmüştür. Kimileri Venedikli Jeromino Veroneo adlı bir İtalyan’ın[5][6] veya Bordeauxlu Augistin adlı bir Fransız’ın,[5] kimileri de Osmanlı mimarı Mehmet İsa Efendi’nin yapının esas mimarı olduğunu ileri sürmüşlerdir. 17. yüzyıldan kalma “Divan-ı Mühendis” adlı bir el yazmasında Lutfullah Mühendis el-Lâhûrî, babası Üstad Ahmed’in Tac Mahal’in mimarı olduğundan bahseder. Bu el yazmasının bulunuşundan sonra 1930’larda “Nâdirü’l-asr” Üstad Ahmed’in yapının asıl mimarı olduğu görüşü kabul görmüştür. Şah Cihan’ın gözde mimarı Üstad Ahmed, Tac Mahal’e ilişkin efsanelerde sıklıkla anlatıldığı gibi gözleri kör edilip, elleri kesilerek işkence görmemiş; yapının tamamlanışından 9 yıl sonra Lahor’da hayatını kaybetmiştir.
Mimari özellikleri
Tac Mahal’in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştır. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmıştır.Yapıdaki yazıları yazan Hattat Settâr Efendi’dir.
Tac Mahal anıt mezarının 1863-1869 yılları arasında Samuel Bourne tarafından çekilen fotoğrafı.
Tac Mahal’in yandan görünüşü.
Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat Settâr Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştır.
İnşaatta çok sayıda ustanın da yanı sıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643’te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649’da bitirildi. Tac Mahal, 20 yılda 1652’de bütünüyle tamamlandı.